- Eksper Haber - https://eksperhaber.com -

2002 YILINDAN 2019 YILINDAKİ EKONOMİ!

2002 YILINDAN 2019 YILINA EKONOMİK GÜNDEMİ

Mali Müşavir olarak görev yapan Himmet Özdemir yazısında dünden bugüne Türkiye’nin en önemli konularından Ekonomiyi değerlendirdi.

Özdemir’in işte o yazısı;
Ülkemiz son 17 yıldır mevcut AKP iktidar tarafından yönetilmektedir. Bu günkü yazımda son on yedi yılın Ekonomik tablosunu kendi penceremden anlatmaya çalışacağım.


AKP Yetkilileri, iktidarları boyunca her fırsatta Ekonomiyi öne çıkarmışlar, sürekli İMF’ ye olan borcun kapandığını, hatta İMF ye borç vermeyi bile teklif ettiklerini büyük keyifle anlattıklarını hepimiz kamu oyundan biliyoruz. Evet İMF ye borç kapatılmıştır ancak rakamları ve hayatın gerçeklerini sizlerin dikkatinize sunuyorum takdir sizlerin.
AKP yetkilileri Sürekli rakamlarla oynayarak kamu oyunu yönlendirdiği, halkın gerçek rakamları değil de iktidarın verdiği rakamları esas alması yönündeki çabası, bir hayli dikkat çekicidir. Tabi bunu yaparken yalnız da değil. Büyük bir medya desteğiyle yapyığı çok net ve ortada. . Oysa bu durum tamamen hedef saptırmaktır. Aslında mevcut iktidarın, Cumhuriyet tarihi boyunca borçlanma rekoru kırdığı çok net ve açıktır. Anlatacağım ve vereceğim değerleri anlamak için ekonomist olmamıza hiç de gerek yoktur.
2002 Yılı ülkemizin toplam dış borç stoku yaklaşık 130 milyar dolar iken, 2019/ mart ayı itibarı ile dış borç stoku 453.4 hesaplandı.

Yukarıdaki rakamlardan da anlaşılacağı üzere son 17 yılda ülkemizin dış borç stoku 323.4 milyar dolara artarak üç buçuk kat artmıştır. Tabi Cumhuriyet tarihi boyunca elde ettiğimiz bütün değerleri, elde avuçta ne kaldıysa satılması ve bu satışlardan elde edilen gelirler sonucu borcumuzun 323.4 milyar dolar artması, ekonominin geldiği nokta açısından çok dikkat çekicidir. Hükümet sanki sadece İMF ‘ye borcumuz varmış gibi bir tablo çizerek borcumuzun bittiğini dillendiriyor. Türkiye’nin İMF’ye olan borcu bitiyor, ancak daha yüksek faiz oranlarıyla farklı kurum ve kuruluşlara borcumuz katlanarak büyüyor. Bu durumun halka yansımasını çok basit ve anlaşılır bir örneğini sizlerin dikkatine sunmak istiyorum.
2002 yılında asgari ücret yaklaşık 163 Tl olup çeyrek altın ise yaklaşık 12 tl dir. dolayısıyla bir asgari ücretle 163/12= 13.59 altın alırken 2019 yılında 2020.90/442= 4,5 adet altın alınabilmektedir. Bu tablo Ekonominin durumunu ve halkın alım gücünü göstermesi açısından son derece sıkıntılı bir tablodur. Halkın alım gücü düşerken Ülkemizin borcu katlanarak büyümektedir. Bu nasıl bir ekonomi ki Yıllar itibari ile Sürekli borçlarımızda tek kuruş azalma olmamış, Bu nasıl bir ekonomi ki Sürekli büyümesine rağmen halkın alım gücü düşmektedir,. Bu nasıl bir ekonomi ki 17 yıllık iktidarları boyunca sürekli borç almışız ve tek kuruş borç ödememişiz.
Bu rakamlar ve gidişat gösteriyorki, İktidar bu ekonomik politikalarını değiştirmezse Önümüzdeki dönemde iş adamlarının, sermaye şirketlerinin birbiri ardına battığını göreceğiz. Hatta bunlar bugün var olmasına ragmen üstü kapatılmaktadır.
17 yıllık iktidar döneminde Cumhuriyetin değerlerini birer birer satıp, borcu katlayanların sıcak para ile gelecekleri yer burasıydı. Buradan sonrası yok! Son birkaç yıldır ülkemize sıcak para girişi azaldığı gibi, çıkış da başladı. ve bu çıkış hızlanabilir. Şu ana kadar çıkan para Ekonomimizi bir hayli sarstığı gibi büyümede durdu. Son açıklanan enflasyon rakamları da iç açıcı değil. Ekonomi can çekişiyor faizler belirsiz, bunun en belirgin örneği bu günkü kur hareketlerinden anlaşılabilir. Merkez bankasının rezervi suyunu çekmek üzere! Tabi bu yorumlar ve analizlerim yanlış gidişata dur demek ve ülkemizin geldiği durumun tespit edilmesi maksadıyla yapılmıştır. Bekleyelim ve görelim. Bu gerçeklerin ışığı altında şöyle bir analiz yapmak pekâlâ mümkün!
Ülkemiz tarihinde hiç olmadığı kadar bağımlı hale gelmiştir. kendi dinamiklerini kaybetmiş, Katme değeri yüksek üretimden hatta Katma değeri yüksek olmayan üretimden bile giderek uzaklaşmış ucuz ithalat, ucuz işgücü cennetine döndürülmüş durumda. Kendi kendine yeten bir ülke iken Kuru soğanı dahi ithal eder hale gelmişiz.
Türkiye en yüksek dış borçlanmasını son 17 yılda gerçekleştirmiştir. Türkiye IMF’den değil, doğrudan doğruya piyasalardan dış borçlanma yoluna giderek, halktan gerçekleri saklamaktadır.
Son olarak Hak hukuk ve adalet, Yurtta Barış Dünyada barış demeden Ekonomik ve Sosyal refaha kavuşmak imkansız diyebilirim.
Saygılarımla.