TBMM ÜYELERİNE AÇIK MEKTUP
Sayın Milletvekili,
16.12.2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na 247 Sayılı, Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Yasa Teklifi sunulmuştur.
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı suçları ile kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanına karşı uluslararası düzeyde mücadele standartlarının tespit edilerek idari ve adli tüm araçların ülkelerce etkin bir şekilde uygulanmasını temin etmek için 1989 yılında kurulan Mali Eylem Görev Gücü (FATF) ülkemizin de üyesi olduğu önemli bir uluslararası yapılanmadır.
FATF, fonksiyonlarını gerçekleştirmek için 40 öneri ve 11 kısa vadeli hedef kapsamında ülkeleri gözetim altında tutmaktadır. 2019 yılı Ekim ayında FATF tarafından ülkemizin IV Tur Karşılıklı Değerlendirme süreci tamamlanmıştır. Buna göre, kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanı ile mücadele kapsamında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararları ve ilgili FATF tavsiyeleri ile tam uyumun sağlanması, terörizmin finansmanı ve aklama suçları ile mücadelede yasal ve kurumsal kapasitenin güçlendirilmesinin önemi vurgulanmıştır.
Bu kapsamda, Birleşmiş Milletler Şartının VII. Bölümü uyarınca BMGK tarafından alınan zorunlu kararlar ile FATF tarafından bu kararlar sonucunda oluşturulan öneri ve kısa vadeli hedefler çerçevesinde uyumun sağlanması amacıyla TBMM’ye bir yasa teklifi sunulduğu belirtilmektedir.
Şüphesiz ki FATF kararları doğrultusunda terörizmin finansmanı suçları ile kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanına karşı gerekli uyum yasalarının çıkarılmasının gerekli ve zorunlu olduğunu, bu yasanın çıkarılmaması halinde ülkemizin gri listeye alınacağını ve bu durumun ülkemizin sermaye durumuna ve ekonomisine ciddi olumsuz etkileri olacağını görüyoruz ve biliyoruz.
Bununla birlikte, Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Yasa Teklifi içerisinde hukuk tekniğine aykırı olarak, torba yasa yöntemiyle 5253 Sayılı Dernekler Yasası’nda derneklere kayyum atanması, idari kararlarla dernek mallarına el konulması, derneklerin faaliyetlerinin durdurulması gibi hukuka ve Anayasa’ya açıkça aykırı değişiklikler öngörülmektedir. Dernekler Yasası’nda bir değişiklik yapılacak ise bu değişikliğin üst norm olan Anayasa’nın 33. maddesinde düzenlenen “Dernek Kurma Özgürlüğüne” ve Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen “demokratik devlet” ve “hukuk devleti” ilkelerine uygun şekilde yapılması gerekir. Diğer yandan, özel hukuk tüzel kişisi olan derneklerin kayyum atanması yoluyla kamu tüzel kişisine dönüştürülecek olması büyük bir çelişki ve hukuk garabetidir. Bu nedenlerle, dernekler yasasında değişiklik öngören maddelerin yasa teklifinden çıkarılması gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 33. maddesinde derneklerin yasanın öngördüğü hallerde hâkim kararıyla kapatılabileceği veya faaliyetten alıkonulacağı düzenlemesi mevcuttur. Gecikmesinde sakınca bulunan özel durumlarda ise yasa ile yetkili kılınan kurum tarafından alınacak kararın yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulacağı, hâkimin kararını kırk sekiz saat içinde açıklayacağı, aksi halde bu idari kararın kendiliğinden yürürlükten kalkacağı öngörülmüştür. Anayasa’nın 13. maddesinde de temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen nedenlere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamanın Anayasa’nın özüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeni ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı düzenlenmiştir.
Yine 5253 Sayılı Dernekler Yasası’nda da derneklerin denetimine ve yaptırıma ilişkin çok sayıda düzenleme bulunmaktadır. Hukuksal mevzuatımız bu haliyle bile dernekler için kısıtlayıcı ve sınırlayıcı iken TBMM’ye sunulan yeni yasa teklifinde dernek yönetimlerine kayyum atama, dernek malvarlıklarının dondurulması ve faaliyetinin durdurulmasına ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. Üstelik bu kısıtlamalar terörizmin ve kitle imha silahlarının finansmanının engellenmesi gerekçesi ile getirilmektedir.
Sivil Toplum ve halkın örgütlenme hakkı demokratik toplum düzeninin ve Anayasa’nın demokratik devlet ilkesinin ön koşulu ve güvencesidir. Dernekler evrensel bir hak olan örgütlenme özgürlüğünün özneleridir. Demokratik olmayı isteyen toplumlarda sivil toplum örgütlerinin varlığı ve hukuki güvence altında etkinlik göstermesi kaçınılmazdır. Sivil toplum kuruluşları çağdaş dünyada demokratik baskı unsurlarıdır, demokrasinin ve çoğulcu toplum yapısının vazgeçilmez araçlarıdır. Yurttaşlar, hukuk devletinde yaşadıkları topluma karşı sosyal sorumluluklarını ancak demokratik kuruluşlarda örgütlenerek yerine getirebilirler.
Özellikle belirtmek isteriz ki Atatürk ilke ve devrimlerinin korunması ve geleceğe taşınması için kurulan ve 31 yıldır bu amaçla toplum yararına çalışan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, her türlü terörün, kamu düzenine ve demokratik toplum yapısına aykırı her türlü eylemin karşısındadır. Bununla birlikte bu gerekçeler bahane edilerek yurttaşların örgütlenme hakkının ve sivil toplum faaliyetlerinin kısıtlanması kabul edilemez. Kamu erkinin elinde terörle mücadele edecek her türlü imkan ve araç zaten bulunmakta iken bu gerekçe ile derneklerin yönetimlerine kayyum atanabilmesi, malvarlıklarına el konulabilmesi ve faaliyetlerinin durdurulabilmesi Anayasa’nın demokratik devlet ve hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Bu düzenleme ile devlet ve toplum yapısı, anayasal hak ve özgürlükler geriye gidecektir.
Özetle, ülkemizin de taraf olduğu FATF kararları doğrultusunda terörizmin finansmanı suçları ile kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanına karşı gerekli uyum yasalarını destekliyoruz ancak bu yasaya derneklerle ilgili maddeler eklenmesine sonuna kadar karşıyız ve bu teklifi demokrasi ve hukuk adına çok tehlikeli buluyoruz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, Anayasa hükümlerinin ve demokratik toplum yapımızın korunması adına bu yasa teklifi metninden Dernekler Yasası’nda değişiklik öngören maddelerin çıkarılması konusunda göreve ve duyarlı olmaya davet ediyoruz.
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.
Bir yanıt yazın