İBB, şeffaf ve hesap veren bir kurum haline gelecek
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Paris’te iş çevreleriyle 2 farklı toplantıda bir araya geldi. Metro’dan çevre yatırımlarına, turizmden tarıma kadar birçok alanda iş birliğine açık olacaklarının altını çizen İmamoğlu, “İBB’yi, şeffaf ve hesap veren bir kurum haline getireceğiz. İBB, yönetimimle birlikte yaratıcı endüstrilere ve sürdürülebilir kalkınmaya odaklanacak. İstanbul’da yaşayan her rengi, her farklılığı, her aykırı sesi kentin hazinesi olarak kabul eden bir yönetim anlayışı kurmak için yola çıktım. Ve bu anlayışın tüm Türkiye’yi etkilemesi için elimden gelen her çabayı sergileyeceğim” dedi.
MADLEN / PARİS
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Fransa’nın başkenti Paris’te, 2 farklı ekonomi kuruluşuyla ayrı ayrı toplantılar yaptı. İmamoğlu, sabah saatlerinde, Fransa İş Konfederasyonu’nun (MEDEF İnternational) düzenlediği toplantıda, Fransa’da farklı iş kollarında faaliyet gösteren yaklaşık 30 şirketin üst düzey yöneticisiyle bir araya geldi. Toplantıda ilk konuşmaları, MEDEF İnternational CEO’su Philippe Gautier ve Sürdürülebilir Şehir Görev Görev Gücü Başkan Yardımcısı Agnes Romatet – Espagne yaptı.
“16 MİLYON İSTANBULLUNUN DEMOKRASİ
İRADESİ TÜM DÜNYA İÇİN DEĞERLİDİR”
Gautier ve Espagne’nin ardından söz alan İmamoğlu, konuşmasına, kendisine yapılan davetten dolayı 16 milyon İstanbullu adına teşekkür ederek başladı. 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde İstanbul halkının kendisini 2 kez belediye başkanı seçtiğini belirten İmamoğlu, “Üstelik de son 50 yılın en yüksek oy oranıyla ve yerel seçimlerde tüm Türkiye tarihinin en yüksek oy sayısıyla. 16 milyon İstanbullu bu seçimlerde demokrasi ve özgürlükten yana, son derece net bir irade ortaya koymuş oldu. 16 milyon İstanbullunun demokrasi ve özgürlük iradesi tüm dünya için son derece değerlidir” dedi.
KENTSEL ADALET VURGUSU
Kentlerin insanları özgürleştirmenin yanında eşitlediğini de kaydeden İmamoğlu, “Kentler, içinde yaşayan insanların adalet duygusunu zedelediği, eşitsizliklere yol açtığı ölçüde güvensiz, ürkütücü yerler haline gelirler. İnsanları, mutsuz, umutsuz ve hatta hasta ederler. Bu nedenle kentler her şeyden önce, ‘kentsel adalet’in hakimiyetindeki yaşam alanları olmak zorundadır. Bir kentin, her anlamda güvenli ve adaletli bir yaşam sunması, herkesin kendi kimliğini koruyup geliştirebilmesi gerekir. İnsanlar kentin her anından ve alanından keyif alarak yaşamalı. Bunun için de hoşgörünün o kentin temel niteliklerinden biri olması şarttır” saptamasında bulundu.
“HOŞGÖRÜ KÜLTÜRÜ İSTANBUL’UN DNA’SINDA VAR”
“Hoşgörü kültürü, İstanbul’un binlerce yıllık DNA’sında var. Bundan böyle de olacak” diyen İmamoğlu, “Kendi yurttaşlarını memnun edemeyen, kendi sakinleri için bir cazibe oluşturamayan bir kentin, bütün dünya için bir cazibe merkezi olması da mümkün değil elbette. Bırakın cazibe merkezi olmayı, ayakta kalamazlar. Ne kentler, ne ülkeler; hatta, ne de ideolojiler” şeklinde konuştu.
İstanbul’un sorunlarını yeniden tanımladığını vurgulayan İmamoğlu, “İnsanları özgür ve mutlu hissettiremeyen bir yönetici, her ne yapmış olursa olsun, işini layıkıyla yapamamış demektir. Çünkü asıl olan insandır, insanın yaşadıklarıdır, hissettikleridir. Dünyanın farklı ülkelerinde yükselen popülist liderlere karşın, dünya hızla global bir köye dönüşmeye devam ediyor. Tasarım, yaratıcılık, yapay zeka, makine öğrenmesi ve akıllı kentlerle insanlık yeni bir döneme giriyor. Bu dönemde yeni nesil belediyecilik anlayışı; yani insanı merkeze koyan ve kentte yaşayan herkesin yeteneğini ortaya çıkarmak için moderatörlük yapmayı esas kabul eden anlayış insanlığın huzuru ve mutluluğu için belirleyici olacak” ifadelerini kullandı.
“İSTANBUL’UN KATMA DEĞERİ YÜKSEK OLACAK”
İmamoğlu, ekibiyle birlikte 5 yıllık süreç için belirledikleri hedeflerini şöyle sıraladı:
“İstanbul’un yatırım yapılabilir, çalışılabilir ve ziyaret edilebilir bir dünya metropolü olma niteliğini güçlendireceğiz. İstanbul’u katma değeri yüksek, ileri teknolojinin ve yaratıcı endüstrilerin merkezi haline getireceğiz. Bunu başarabilmek için yabancı yatırımcılarla her zaman açık, dürüst ve çözüm odaklı bir iletişim içerisinde olacağız.”
İmamoğlu, yerli ve yabancı yatırımcılarla yapmayı planladıkları iş birliği alanlarından bazılarını metro, kentsel planlama, yüksek teknoloji kurumları, akıllı kent, çevre, turizm ve tarım olarak belirledi.
“23 HAZİRAN YENİ BİR BAŞLANGICIN TARİHİ OLDU”
İBB’yi, şeffaf ve hesap veren bir kurum haline getireceklerinin altını çizen İmamoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“İBB, yönetimimle birlikte yaratıcı endüstrilere ve sürdürülebilir kalkınmaya odaklanacak. İstanbul’da yaşayan her rengi, her farklılığı, her aykırı sesi kentin hazinesi olarak kabul eden bir yönetim anlayışı kurmak için yola çıktım. Bu anlayışın tüm Türkiye’yi etkilemesi için elimden gelen her çabayı sergileyeceğim. İnanıyorum ki, 23 Haziran seçimleri İstanbul için yeni bir başlangıcın tarihi oldu. Aynı zamanda Türkiye için yeni bir başlangıcın tarihi oldu. Ve inanıyorum ki, 23 Haziran seçim sonuçları ile birlikte Avrupa’daki ülkelerle, şehirlerle daha dostane ilişkiler geliştirme şansımız olacak.”
“İSTANBUL’UN 1 LİRASINI BOŞA HARCATMAYACAĞIM”
İmamoğlu, konuşmasının ardından katılımcılar tarafından tarafından adeta “soru yağmuruna” tutuldu. Bütün sorulara detaylı yanıtlar veren İmamoğlu, “16 milyon İstanbullunun 1 lirasını bile boşa harcatmayacağız. İBB’nin ve bağlı 28 iştirakinin uluslararası denetleme kuruluşları tarafından denetlenmesi için çalışmalara başladık. İBB’nin finansal raporları güvenilir hale gelecek” dedi.
İmamoğlu, öğleden sonra da 2009’da, 1901 sayılı yasa uyarınca Paris’te kurulan ve temel görevi Fransa ve Türkiye arasında siyasi, ekonomik ve akademik etkinlikler düzenleyen bağımsız bir organizasyon olan Institut du Bosphore üyeleri ile buluştu. İmamoğlu, Institut du Bosphore Bilim Kurulu Eş Başkanı Augustin de Romanet ve arkadaşları tarafından ağırlandı.
01.10.19
Bir yanıt yazın