Büyükşehir Kent Konseyleri, İzmir’in ardından ikinci toplantısını İstanbul merkezli gerçekleştirdi. Sanal ortamda gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmasını yapan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kent Konseyi sürecinin yerel yönetimlerde katılımcılığın en kıymetli başlangıç noktalarından birisi olduğunu vurguladı. Sürecin ülkemizde çoğu zaman kağıt üzerinde işlediğini belirten İmamoğlu, “Kent Konseyi’nin gerçekten sıkı bir tanzime ya da revizyona ihtiyacı var tümüyle. Kent Konseyi’nin sıhhatli bir kuruma dönüşmesi, o katılımcılığın iyi bir merkezi haline gelmesi, birçok yönüyle demokrasinin de olgunlaşmasına bir zemin hazırlayacak. Bugünkü şikayet ettiğimiz ortamın, aslında tam da panzehri bu. Ülkenin sıkıntı duyduğu demokrasi, özgürlük ve yönetim biçimindeki katılımcılık, şeffaflık gibi prensiplerin sonuca kavuşması, ülkemizdeki demokrasinin gerçekten ileri seviyeye, güçlü bir seviyeye ulaşmasına inanılmaz bir başlangıç noktası oluşturacaktır” dedi.
EMİRGAN / İSTANBUL
Büyükşehir Kent Konseyleri, ilk toplantısını 10 Haziran 2020 tarihinde, İzmir Kent Konseyi’nin ev sahipliğinde ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in katılımıyla, “Pandemi Sürecinde Kent Konseyleri” temasıyla gerçekleştirmişti. İkinci buluşma, İstanbul Kent Konseyi’nin “Katılımcı Bütçeleme” temasıyla düzenlediği etkinlikle gerçekleştirildi. Telekonferans yöntemiyle gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmasını yapan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kent Konseyi sürecinin yerel yönetimlerde katılımcılığın en kıymetli başlangıç noktalarından birisi olduğunu vurguladı. Söz konusu sürecin ülkemizde çoğu zaman kağıt üzerinde işlediğini belirten İmamoğlu, şunları söyledi:
“KİŞİYE ODAKLI ZEMİN BULMAMALI”
“Bunu daha aktif hale getirebilmenin arayışlarını muhtemelen hepiniz yürütüyorsunuzdur. Bu, kişiye odaklı ya da belediye başkanının ortaya koyacağı vizyon ya da inisiyatiflerle, kendisine zemin bulmamalı. Kent Konseyi’nin gerçekten sıkı bir tanzime ya da revizyona ihtiyacı var tümüyle. Hem Yerel Yönetimler Yasası’ndaki yeri hem Kent Konseyi’nin oradaki oluşma biçimi ile irtibatlı bunu söylüyorum. Ama bu, sadece kağıt üstünde yazılmayla da sonuca yürümüyor. Çünkü, bir başka boyutu da toplumun buna ilgi göstermesi ve inanç duyması lazım. Bütün bu yönleriyle Kent Konseyi’nin sıhhatli bir kuruma dönüşmesi, o katılımcılığın iyi bir merkezi haline gelmesi, birçok yönüyle aslında demokrasinin de olgunlaşmasına bir zemin hazırlayacak. Bugünkü şikayet ettiğimiz ortamın, aslında tam da panzehri bu. Ülkenin sıkıntı duyduğu demokrasi, özgürlük ve yönetim biçimindeki katılımcılık, ki akabinde bir mecburiyet silsilesi gibi, şeffaflık gibi prensiplerin sonuca kavuşması, ülkemizdeki demokrasinin gerçekten ileri seviyeye, güçlü bir seviyeye ulaşmasına inanılmaz bir başlangıç noktası oluşturacaktır, diye ifade etmek isterim.”
“İŞBİRLİĞİNİ İNŞA ETME SÜRECİNDEYİZ”
İBB bünyesinde kurulu bulunan Kent Konseyi’ni ilk kez kendilerinin harekete geçirdiğini kaydeden İmamoğlu, “İstanbul Kent Konseyi’nin tüm konulara ilgi duyan, hatta eleştiren ve hatta öneride bulunan bir mekanizmayı dönüşmesiyle beraber, bu sistemin önemli bir çarkı olmasını arzu ettiğimiz ve bir de İstanbul Planlama Ajansı’ndan (İPA) burada birkaç cümleyle bahsetmek isterim. Çünkü bizim İPA’da, en azından başlangıç itibariyle, ortaya koyduğumuz vizyon şu idi: Büyükşehir Belediyesi’nin, tabiri caizse işlerinin yürüdüğü, yapmak istediği her şeyin halkla buluştuğu, toplumun her kesimiyle buluşup, yerel yönetim adına, İstanbul adına bir üretim mekanizması bir veri tabanı haline getirmeyi planladığımız, şehrin geleceğine tasarladığımız, yorumladığımız bir üretim mekanizmasına dönüştüğü bir merkez. Bu işin bir kuluçkası. Ama bu kuluçkayı ortaya getirme konusunda Kent Konseyi’nin dinamik yapısına burada da ihtiyaç var. O iş birliğini burada da inşa etme sürecindeyiz” dedi.
“TÜRKİYE’NİN FARKLI KURULLARI, SEÇİLEN İNSANIN TÜMÜYLE SAHİP OLDUĞU BİR ŞEYE DÖNÜŞÜYOR”
Türkiye’nin her noktasındaki iyi gelişmeleri, iyi örnekleri hemen İstanbul’da uygulama konusunda çok istekli davrandıklarını ifade eden İmamoğlu, “Belediyeler ya da Türkiye’nin farklı kurulları, neredeyse bakanlık ve hatta Cumhurbaşkanlığı’na varıncaya kadar, sanki bir parti altında, partinin mülkü, hatta seçilen insanın tümüyle sahip olduğu bir şeye dönüşüyor. Yani böyle bir algıya ulaştı. Hatta realize haline gelmiş boyutları var. Bunu tersine çevirmemiz lazım. Ve bunun evrelerini her beraber harekete geçirmemiz lazım. Bunlar, söylemde ya da yazmakla, kanunda olmasıyla da gerçekleşmiyor. Bu da bir bilinç meselesi. Bütçedeki katılımcılık da aslında böyle bir yol haritasın önemli bir başlangıcı. Bütçeyi hazırlarken; kurulların, toplumun her kesiminden bilgi alması, beraber tasarlaması… Ki bunun bir ayağı da stratejik plan. Zaten stratejik planları, çok katılımcı unsurlarla hazırladık, süreci planladık. Ve öyle paylaştık” diye konuştu.
“KEYİFLİ ŞEHİRLERİN OLDUĞU BİR ÜLKE OLMA HAYALİ…”
Pandemiyle birlikte hayatın, dünyanın ve şehirlerin kurullarının değiştiğini belirten İmamoğlu, “Bütçede de aynı sistemle, sürecin yönetilmesi hem biz kurulların cesur olmaları hem de kent konseylerinin bu anlamda en üst seviyede zorlayıcı mekanizmaları sürece sokmalarını diliyorum. Demokrasinin güzelleşmesi, katılımcılığın en üst seviyeye ulaşması ve gerçekten Türkiye’de mutlu, özgür bireylerin olduğu, keyifli şehirlerin olduğu bir ülke olma hayalimizin önemli mekanizmaları olarak sizlere başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı.
Video: https://we.tl/t-0AmhXQbfns
Bir yanıt yazın