Aslında söylemek istediğin çok şey vardır. Karşındaki kırılmasın diye bu cümleyi kurarsın.
”Sözüm Meclisten dışarı”
Sözüm meclisten dışarı değil, nedir bu aylardır süren karamsarlık. Tam beklenmeyenin en beklenmeyeni oldu.
Dünyayı sarsan bir virüs bizleri de etkiledi. Çok şükür Amerika, İtalya ve Fransa gibi yerle bir olmadık.
Bu da geçer!
Her şeyin geçtiği gibi oda geçer. Dükkanlar açılır, işler artar herşey yeniden düzelir.  Yeterki sen yoklukta ayakta durmayı bil,düzeleceğine inan imkanların varken.Mesela bu zor günlerde güzel şeylerde oluyor nedir dediğinizi duyar gibiyim .Anlatayım hemen ,Nohut deyip geçme,
İki yıl önce binlerce liralık borçla Tunceli Belediyesini devralan Fatih Maçoğlu, gerçekten örnek alınacak bir yönetici ve Halktan biri .
Neden mi, gidin şimdi inceleyin belediyenin mali hesaplarını. O büyük borç okadar azalmışki neredeyse bitmiş durumda.

Nasıl oldu bu peki. Azimle, inançla ve elbirliği ile.
Nohut satarak, tarım yaparak ve ürettiklerini satarak, Halkla iç içe olarak ,işçiyle birlikte çalışarak .İsteyince oluyormuş değilim? Bir nohut üretme bile borçları bitiyormuş değilim?
Biz tarım ülkesiyiz beyler.Tarım alanına sahip sayılı Ülkeler arasındayız , Üretmeden tüketirsek kenarda köşede biriktitdiğimiz ne varsa biter birgün.

Bugünlerde olduğu gibi.
Neden domatesi, patatesi ,bilumum bakliyat, narenciyeyi dışarıdan alalım ki topraklarımız mı kurudu?Yoksa suyumuzmu?Ülke olarak Tarım alanında birinci sıraları zorlayacak üretim yapmak varken..
Güzide siyasetçilerimize buradan sesleniyorum, (onlar biz basın mensuplarına güzide basın diyorlar ya hep, bende bu sefer onları böyle anayım istedim. )
Oturduğunuz makam koltukları babanızdan miras kalmadı size. Bir gün sizler de kalkıp başkaları oturacak o koltuklara.
Bizler Halk olarak sizleri o makamlara meclis lokantalarında ucuz et yemeği yiyesiniz diye göndermedik.Yada sadece cebinizi düşünesiniz diye değil .Halka hizmet edin ,Halkın sorunlarını sıkıntılarını Mecliste dile getirin diyerek o makamlara seçildiniz .

Onun bunun tanıdığını işlere yerleştiresiniz diye de getirmedik. Bizlerin mağduriyetlerini nasıl giderirsiniz ve bu ülkeyi daha rahat yaşayabileceğimiz bir ülke haline nasıl getirirsiniz, onu düşünün diye seçtik.

Farkında mısınız, beklenen İstanbul depremi ”SESİMİ DUYAN VARMI”diye bağırmaya başladı ve sizler duymuyorsunuz.Deprem gerçeğini unutup Deniz manzarası evlerinizde rahat rahat oturun .Uzmanların Depremle ilgili uyarıları almayın .
Göçük altında kalsın birileride onlar bağırsın bizlerde kurtarma ekiplerimizle gidip onları kurtaralım diyemi bekliyorsunuz.Anlamadım neyi bekliyorsunuz?
Depremin yanı sıra eğitim yerlerde. Son bir yılda okula gidemeyen çocuklar, eğitim alamayan çocuklar ne olacak, hiç düşündünüz mü? İnterneti çekmediği için eğitim alaman ,bilgisayarı olmadı için ödevlerini yapamayan öğrenciler hiç aklınızdamı ?
Şimdi size şunu söyleyeyim: ‘SÖZÜM MECLİSTEN İÇERİ’ umarım duyarsınız bu sözlerimi. Halkı açken tok yatan yönetici olmaz. Olsa da kimseye bir faydası olmaz. Eğer “ye kürküm ye” muhabbetleriniz biterse bir gün, biraz da Halkı düşünün olur mu?
Hadi bakalım,

Sevgilerimle ..

Nuray Yılmaz