MENÜ ☰
.
Eksper Haber » Manşet » ”MOĞOLLARIN GÜÇLÜ YORUMCUSU İLE DOBRA DOBRA”
”MOĞOLLARIN GÜÇLÜ YORUMCUSU İLE DOBRA DOBRA”

Efsane grup Moğolların genç solisti güçlü yorumcusu Emrah Karaca konuğumuzdu. Emrah Karaca biliyorsunuz Türk Rock Müziği’nin unutulmazlarından efsane sanatçı Cem Karaca’nın da oğlu aynı zaman da…

Emrah Karaca’nın gerçekten muazzam bir sesi var,babası ile asla kendini kıyaslamıyor ama yaptığı müzklerle de biraz da onun yolundan gidiyor gibi.

Sakin ve evcimen bir yapısı var ve pek göz önünde olmayıda sevmiyor gibi, tüm bu detayları kendisinden alacağız söyleşimizde…

N.Y: Selam öncelikle hoş geldiniz,ben biraz giriş yaptım ama daha detaylı bir Emrah Karaca tanıtımını sizden alalım.

Emrah Karaca kimdir ? diyerek başlayalım mı söyleşimize…!

E.K: Hoş buldum, öncelikle ben de sizlere teşekkür ederek başlıyayım sözlerime, 1976 doğumluyum, 44 yaşındayım, İstanbul doğumluyum.

Müziğe Lise yıllarım da başladım.Gitar çalmayı kendi kendime öğrendim. Üniversite okudum.Uluslararası ilişkiler bölümünü burslu kazandım.

Okuldaki üçüncü senenin sonunda tamamen müziğe döndüm. O günden beri şarkı söylemeye devam ediyorum.

N.Y: Moğollar grubu ile ne zaman çalışmaya başladınız ?Albüm çalışmanız oldumu ?

E.K: Moğollar grubuna 2008 yılında dahil oldum,1994 yılından bu güne müzik yapıyorum. Albüm çalışmam olmadı…Babamdan dolayı Moğollar grubuna yakındım ve Cahit abiyi yakınen tanıyordum. Bir gün Kadıköy’de bir konserlerine gitmiştim, Nazım Hikmeti anma etkinliğiydi.

O gün bana sahneye çık diye teklifte bulundu, çok heyecanlanmıştım, abi olmaz dedim provamız yok nasıl olacak falan derken Moğollarla çalışmaya başladım…

13 yıldır beraber müzik yapıyoruz,konserler veriyoruz en 10 yıl önce bir albüm yapmıştık…

N.Y: Müziğe olan tutkunuz babanızdan mı geliyor ?

E.K: Evimizde müzik hiç susmazdı.

Annem ve teyzem şarkıcı, babaannem ve dedem tiyatrocuydu. Bu tutku babamdan gelmiyor çünkü babam yüzünden müzikten uzak duruyordum.

Babam, söylediği şarkılar yüzünden ‘Vatan haini’ diye lanse ediliyordu. Kabus dolu bir çocukluk yaşadım. Çocuk aklımla yaşadığımız tüm olumsuzlukların sebebini babamın söylediği şarkılar sanıyordum.

N.Y:  Sizin gibi efsane isimlerin çocukları babalarının gölgesinde kalıyor çoğu zaman,müzik hayatınız da babanızın gölgesinde kaldınızı hissettinizmi ?

E.K: Haklısınız. O çocukların yolları çok uzun, işleri çok zor olabiliyor. Bunun belki de en canlı örneği benim. Cem Karaca gibi sesin ardından, zamanında çalıştığı müzik yoldaşlarıyla beraber çalışıyor olmak, kariyer için alınabilecek en büyük risk. Yol uzun ama bence değer. ‘Gölgede kalmak’ tabiri çok hoş olmasa da ne yaparsak yapalım aynı mesleği seçtiğimiz için avantaj ve dezavantajlar karşımıza çıkacaktır.

N.Y: Pek göz önünde olmayan birisiniz sanırım neden ?

E.K: Hayatımı insanların gözü önünde yaşamayı sevmiyorum.

Türkiye’de popülerlik fazla ciddiye alınıyor. Ne kadar popülerseniz işinizde o kadar başarılı olduğunuz sanılıyor.

Bu büyük bir yanılgı.

Ne iş yaptığınızın, hangi eğitimi aldığınızın önemi yok. Sadece ünlü olun, sosyal medyada ya da televizyonda görünün yeter.

Ben de kıyısından köşesinden kendimi kaybetmeden, olduğumdan farklı görünmeden popülerliği yaşamaya çalışıyorum.

N.Y: Giyim tarzınız ve görünüşünüz babanıza pek benzemiyor diyebilirmiyiz ?

E.K: Evet, pek benzemeyiz.

O dönemin sanatçıları farklıydı. Kendine has tarzları vardı. Babam, sahnede de günlük yaşamında da farklı biriydi. Belki de bu farklılık, babaannem ve dedemin tiyatro sanatçısı olmasından kaynaklanıyordu.

N.Y: Güzel bir sesiniz var babanızdan kalan bir miras.Sesinizi babanıza benzetiyormusunuz ?

E.K: Babam diye demiyorum ama Cem Karaca, dünyadaki en özel ve güçlü seslerdendi.

Sesinde farklı bir büyü vardı. Benim sesim de güçlü ama tınısı babamınkinden çok farklı.

Zaten Cem Karaca olmak gibi bir niyetim yok. Müzik piyasası taklitleriyle dolu. O yüzden Cem Karaca şarkıları söylüyor olsam bile kendi yorumumla söyledim. Sesini eğip büken herkesi Cem Karaca’ya benzetmekten vazgeçinler bence…

N.Y: Pandemi sürecinden nasıl etkilendiniz?

E.K: Bu çok zor dönemde yapayalnız kaldık. Neden se olası felaketler de en önce harcanan sektör bizim sektör.

Bir terör olayı olsun,bir felaket olsun o gün konserin varsa kesinlikle iptal etmen gerekiyor, çünkü o konseri yaparsan tepki çekersin,o konseri yapan Belediye tepki çeker.

Ama o gün bir yer de bir düğün var sa iptal olmaz,tv’de rating rekorları kıran bir dizi varsa yayından kaldırılmaz, dediğim gibi ilk harcanan sektör bizim ve tiyatro sektörü olur.

O dönem de ben bu duruma çok içerledim. Hepimiz işsiz kaldık. “Bugüne kadar kazandıklarınıza sayın” diyebilenler oldu. Açıkçası bu acımzasızlığa inanamadım, çok alındım.

Bizi milyoner mi zannediyorlar acaba? Ben gitarlarımı satmak zorunda kaldım.

Biz bu ülkenin vatandaşıyız.

Sanat emekçisiyiz. Haklarımız var. Bizimle birlikte müzik ve eğlence sektöründe binlerce emekçi ekmek mücadelesi veriyor. Tamam, bir anda abartmayalım, maske–mesafe kurallarına uyalım ama bırakın, biz de alın terimiz ile çalışalım.

AVM’ler, statlar, televizyon stüdyolarındaki güldürü programlarında insanlar toplu halde bulunabiliyorken, kahvehanede dört kişi okey oynayabiliyorken, uçakta koltuklara boşluk bırakmadan oturulabiliyorken, bir boşluk bırakarak konser veremiyorsunuz. Türkiye’nin bu kara döneminde müziğe de darbe vuruldu.

Bu geçen zaman zarfında biz bir konser yaptık, ama o dönemlerde siyasi toplantılar yapıldı, kongreler yapıldı…

N.Y: Efsane bir sanatçının oğlu olmak nasıl bir duygu ?

E.K: Babam politik bir kimlikti ve durduğu tarafın hep ön saflarındaydı.

Bu da bizi hedef haline getiriyordu. Ailece ölüm tehditleri alıyorduk. Evi bombalamaya, beni kaçırmaya çalıştılar… İlkokul öğretmenim bile beni korumaya çalışırdı.

Sokakta çocukların zorbalıkları da bambaşka bir olaydı. Onlar için ben ‘vatan haininin oğlu’ydum. Çocukların bile kötü olabileceğini o zaman anlamıştım.

Vatandaşlıktan çıkarılan bir adamın çocuğu olmak korkunçtu.

“Babam bu şarkıları söylemeseydi böyle bir hayat yaşamazdık. Ben de babasız büyümezdim” diye çok düşündüm ama sonra anladım ki, o şarkıları söylemeseydi asla Cem Karaca olamayacaktı.

Sonra “Bu da bizim kaderimiz” deyip yaşananları kabullenmeye çalıştım.

N.Y: Son olarak kendinize ait besteleriniz var mı ?

E.K: Var ama konserlerim de pek okumam, genel de Moğollar parçalarını söylüyoruz konserlerimiz de ama dediğim gibi kendime ait bestelerim var tabiki…

N.Y: Çok teşekkür ediiyoruz size okuyucularımız adına ve kendi adımıza. Bir efsaneyi bir prens’ten dinledik ve o prensinde efsane olma yolunda ilerlediğini gördük.

Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.

Nuray Yılmaz

Galeri
📆 01 Ekim 2021 Cuma 13:01   ·   💬 0 yorum   ·   Yazdır Yazdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir